Janus’un yani kitabı yayınlandı

Burçlar ve birey karakteri benzerliğinin nedenselliğini bilimsel temelde araştırıp açıklama amacında olan kitap, her biri plazma olan yıldız topluluklarının yaydıkları özgün EM radyasyonların doğum mekanı gravitesi ile etkileşime geçip büküldükten sonra, yeni doğan beyninin sinapslarını etkiliyor olabildiği hakkındaki hipotezi ortaya atmakta.

“Teoriye destekleyici argüman olarak sunulan veriler bilime uzak olan okurun ilgisini çekmek adına basitleştirilmiş; kısa, net ve çekici şekilde sunulmuştur. Bu yüzden içerik, evrenin yapısı hakkında ilginç şeyler öğrenmekten hoşlanan kişilere de hoşça vakit geçirtebilecektir.”

JANUS

BURÇLARDAN GELEN ENERJİ – Takımyıldızlar, Elektromanyetizma ve Karakter (Bir Hipotez)’i

satın alın!

DARK MOON LILITH

Sitemizin
ASTROLOJİ BÖLÜMÜNDE yer alan
DARK MOON LILITH
adlı yazı dizisinin yeni bölümleri yayınlandı:
Dark Moon’unuzu Bulun!

Dark Moon İkizler Burcunda
Özünüzdeki tanrısal enerjiye “insanlara yeni ufuklar açacak, onlara neşe ve canlılık katmanın ötesinde onları bilgilendirecek, farklılıklar arasında köprüler kuracak ve her çeşit insanın koluna girip yekpare ortamlar yaratabilecek bir yapı” demekte bir hata yoktur.

Okumayı sürdürün >>

DARK MOON LILITH

Sitemizin
ASTROLOJİ BÖLÜMÜNDE yer alan
DARK MOON LILITH
adlı yazı dizisinin yeni bölümleri yayınlandı:
Dark Moon’unuzu Bulun!

Dark Moon Koç Burcunda
Özünüzdeki enerjiye “kontrol altına alınmış, bilenmiş, rafine edilmiş muhteşem bir ateş”; size ise “evreni daha iyi bir yer yapma adına -fark ederek veya etmeyerek- savaşan bir lider” demekte bir hata yoktur.

Okumayı sürdürün >>

Dark Moon Boğa Burcunda
Özünüzdeki tanrısal enerjiye “büyük başarılar elde etmek adına gerekli her niteliği taşıyan standart erkeksi özellikler kadar, büyük sevgiler oluşturmak adına gerekli her niteliği taşıyan standart dişil özelliklerin benzersiz kombinasyonu” demekte bir hata yoktur. Okumayı sürdürün >>

DARK MOON LILITH

Sitemizin
ASTROLOJİ BÖLÜMÜNDE yer alan
DARK MOON LILITH
adlı yazı dizisinin yeni bölümü yayınlandı: 6. Bölüm: Astrolojik Dark Moon Neresidir?

6. Bölüm: Astrolojik Dark Moon Neresidir?

Yazı:

Bilindiği gibi Ay dünya çevresinde elips bir yörünge izler. Elips adlı geometrik şeklin ise daire gibi bir değil, iki merkezi vardır.

 

Ay’ın yörüngesinin iki merkezinden biri dünya, diğeri de bir boş noktadır. İşte bu boş nokta (yani ayın yörüngesinin 2. merkezi) Dark Moon’dur.

Söz konusu iki merkezi bir doğru ile birleştirsek, doğrunun yörüngeyi kestiği nokta apogee (apoje, yeröte, kelime anlamı “Dünya’dan uzak”) adlı dünyaya “Ay’ın dünyaya en uzak noktası”dır.

Bu notaya da Black Moon adı verilir.

 

İkinci merkezin (Dark Moon’un) dünyaya uzaklığı 36.000 km.; apoje’ninki (Black Moon’unki) ise 400.000 km.dir.

Ancak apoje (Black Moon) tek bir tane değildir!

Konuyu açalım:

Ay’ın yörüngesi elips olsa da, düzgün bir elips değildir. Ay, Güneş’in ve daha başka uzay cisimlerinin çekim alanından etkilenir ve yörünge “çılgınca” şeklinde nitelenecek biçimdedir.

Yani Ay’ın apoje’si devamlı değişen değerdir.

Ayın yörüngesi hipotetik olarak düzgün bir elips şeklinde kabul edilirse bulunan apoje ve oradan türetilen ikinci merkez (yani Black Moon) Mean Lilith (ortalama Lilith) adını alır.

Ayın yörüngesi gerçekte olduğu gibi dalgalanan yapıda kabul edilirse bulunan apoje Black Moon noktası “an”a özel pozisyonu, hız ve açısı Kepler formülüne uygulanarak hesap edilir ve bulunan apoje (Black Moon’a) True Lilith (gerçek Lilith) adı verilir.

Bu iki farklı Black Moon arasında ise 30 dereceye varan açı olabilir.

True Lilith, Ay’ın gerçek yörüngesindeki düzensizlikler yüzünden sürekli “yalpalar” gibidir; çünkü ileri-geri sıçrayan bir “gidişi” vardır. Bu yüzden sürekli retrograt duruma düşer; yani dünyadan bakınca geri gider gibi durur. Çılgın hareketli True Lilith’e bu yüzden “osculating” adı verilir… ki, bu kelimenin anlamı Latince “öpmek” (ya da küçük ağız)’dir.

Mean Lilith ise düzgün -ama gerçek dışı- yörüngesi nedeni ile hiç retrograt durumda görülmez.

Uzun yıllar boyunca True Lilith efemerislerde yer almadığı için Mean Lilith kullanılsa da, 1990 yılında efemerislere girmiştir.

Ay’ın yörüngesi olan elipsin iki merkezinden biri olan Dünya, ve ikinci merkez olan Black Moon noktaları, ve bu iki nokta arasında bir çizgi çizilecek olursa bu çizginin yörüngeyi kestiği nokta olan apoje aynı çizgi üzerindedir. Bu yüzden Dünya’dan bakınca -tıpkı aralarında ışık yılları ile ölçülen uzaklıklar olsa da dünyadan “takım” gibi duran takımyıldızlar gibi- aynı noktada görülürler. Bu yüzden bazı astrologlar Lilith’in bu iki noktası arasında ayrım yapmazlar.

Ay’ın yörüngesi sürekli uzayda ileri gittiği için:

– Black Moon Zodyak boyunca her yıl 40 derece hareket eder.
– Tam bir devir ise 8 yıl, 10 ay sürer.
– Mean Lilith her bir buçta 9 ay kalır.
– True Lilith ise büyük ölçüde dalgalanmalar içindedir.

DARK MOON LILITH

Sitemizin
ASTROLOJİ BÖLÜMÜNDE yer alan
DARK MOON LILITH
adlı yazı dizisinin yeni bölümü yayınlandı: 5. Bölüm: Dark Moon Neyi Göstermektedir?

5. Bölüm: Dark Moon Neyi Göstermektedir?

Yazı:

 

Dark Moon’un neyi sembolize ettiğini anlamak adına evrenin yaratılış gizlerini bilmek;
bizlerin yaptığı gibi “kuantum mekaniği + Müslümanlık + okültizm + anaerkil ezoterizm + İlk Çağ mitleri”ni sentezlemek gerekir.

722 Sistemine göre makrokozmos, bütünü ile pozitif, insan beyin yapısının kavrayamayacağı ölçüde “iyi ve güzel”, aynı zamanda bilinçli bir alandan uzak kalmış, daha doğrusu, uzaklaşınca var olmuş bir bölümdür. Özü/gerçeği söz konusu alan olsa da; uzaklığı nedeni özüne ters yapıda etkiler de taşır. Makrokozmos bu yüzden bir anlamda hem iyiliğin, hem kötülüğün var olduğu bir “orta nokta”dır.

Sözünü ettiğim bu alan;

  • Müslümanlığa göre Allah,
  • paganizme göre Ana Tanrıça ve Baba Tanrı,
  • bilimsel bakış açısına göre “derin kuantum ortamında yer alan bütünü ile estetik değerler ile yüklü temel katman” (Stuart Hameroff: “Kuantum uzayının ful estetik değerlerle dolu olan katmanı” olan Proto-Consciousness)
  • bizlere göre Ana Alan ya da İyicil Yaratıcı adı verilen yapıdır.

Dinsel literatürde dile getirilen ve SADECE Müslümanlık kutsal kitabı Kuran’da gerçeği ile anlatılan Cennet (ki, mitolojide Hesperidlerin Bahçesi şeklinde yer alsa da, anlatım Müslüman cenneti yanında kısırdır), aslında ana alandır. Cennete gitmek; öncel yerimize dönmek, Yaratıcı ile yeniden “bir” olmak, eski mutluluğumuza bir kez daha kavuşmak manasındadır.

Tanrı, Cennet’tir. Cennet’e gitmek, Tanrı ile senkronize olacak ruh frekansı yaratmak, yeniden onun parçasına dönüşmek manasındadır. Benzersiz mutluluk verme nedeni budur.

Söz konusu uzak kalışın nedeni;

  • Müslümanlıkta “İblis’e geçici süre zaman verilmesi” (Araf 14-15),
  • anaerkil ezoterizme ve İlk Çağ inançları mitlerine göre bir alt tanrının, Ana Tanrıça ve Baba Tanrıya saldırarak öncel evreni ikiye bölmesi,
  • Yahudiliğe göre günahkar insanın yasak meyvayı yiyip cennetten kovulması,
  • 722 sistemine göre ana alandan virtual photon fışkırması benzeri (büyük olasılıkla yeniden yerine geri dönecek) olan geçici uzaklaşmadır.

Bizler, virtual photon’lara benzettiğimiz patlamaların bilim ve mitoloji ortamında “kabarcık/baloncuk” (bubble) olarak da ifade edildiğini düşünüyoruz.

Düşüncemizi doğrulayan bazı örnekler verilebilir:

Max Tegmark benzeri bilim adamlarının bulk’ ya da multiverse adı verilen “evrenler denizi” içinde bir evren olan evrenimizi bir bubble olarak nitelemekte bizlere Children of Bubble demektedir.

Wikipedia- Uzay Zaman maddesi

Kuantum kütleçekimi teorileri bildiğimiz uzay-zaman kavramlarının ortadan kalktığı kuantum dalgalanmalarını öngörür. Bu dalgalanmalar uzay-zamanın Planck ölçeğinde adeta köpük gibi kabardığını ifade eder.

Kaotik Genişleme Teorisi

Sonsuz sayıda farklı evrenler içeren çoklu evrenimizde (multiverse’de), bizim evrenimiz, şişmiş bir baloncuğun patlaması ile oluşan Big Bang ile meydana gelmiş ve daha pek çok kabarcıklar meydana getirmiş olabilir.

Michio Kaku

Belki başka bir evrene bir delik, bir baloncuk, bir geçit açmak için evrenimizde ulaşılabilen en yüksek enerjiyi fantastik sıcaklıklarla elde etmelisiniz.

Mısır yaratılış mitlerinde evrenin bir kabarcıktan doğduğu yazar.

Hermopolis kentinin dokuz tanrılı (Ennead) kozmolojisinde Nu ve sular kavramı yine ilkseldir; ama ikinci plana atılmıştır. Yaratıcılık ataerkil tanrı Ra’nın bir görünümü olan Atum’dadır. Atum, Nu’nun sularında doğmuştur, ama kendi kendine (eşleşmeden) var olmuş, kendi kendini yaratan bir erkek tanrıdır. Tek olarak doğar ve her şeyi yaratır.

Bir toprak tümsek ile var olmaya başlar. Giderek büyür ve güçlenir. Sümüğünden (sümkürerek), tükürüğünden (tükürerek), masturbasyon yaparak, ya da semenini yutup tükürerek (yani dişisiz olarak) Shu (adının anlamı “boşluk”, “yükselen”) ve Tefnut’u çıkarır. “Suların ortasında hava oluşumu, kabarcık” şeklinde ifade edilirler.

Wikipedia, Nu Mythology

Antik Mısırlılar tanrıça Nun’un sulu abisinin -bir yaşam alanını kapsül şeklinde saran- bir kabarcığı çevrelediğini düşündüler.

The Oxford Essential Guide to Egyptian Mythology, Daniel R. McBride

Nun yaşam adlı enerjiyi içeren bir köpük baloncuğunu saran sonsuz bir denizdir. Nu erkek olarak algılansa da, dişiliği çağrıştıran yanları da bulunmaktadır. Aynı özellikleri taşıyan Nunet adlı bir eşi vardır.

101 Myths of the Bible – Gary Greenberg

ilkel “derinlik” te bir tür balon oluşturan tanımlanmamış bir alanımız var.

Söz konusu kabarcık insani bilinç olabilir; ya da kabarcık, insani bilinci var etmiş olabilir.

Özetle; ana alandan kopmanın (ilahi esinden kısmen de olsa uzak kalmanın) nedeni “eli yıldırımlı tanrılar, Şeytan-ür racimin, Kahpe Felek, saldırgan cinler, hatta Yahveh” değil, insan bilincindeki hatadır.

Bu inancımız Kuran’da doğrulanmakta gibidir.

Şura

30 Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir.

İnsan bilinci, ana alandan beyin elektriğindeki hatalı yapı nedeni ile uzak kalmaktadır.

Dark Moon noktası astrolojiye monte edildiğinde, kavramları Yahudilik perspektifinden görmeye şartlanmış astrolog beyinleri -her ne kadar çağdaş olsalar da- doğal olarak manasını “karanlık yanımız”, “bastırılmış yanımızı”, ya da “bilinçaltımız” şeklinde yorumlamışlardır.

Oysa bastırılmış yan yoktur. Kimlik ve evrendeki hiçbir şey zıtlık içinde değildir. Siyah ya da beyaz elde etmek, düz çizgi çizmek olanaksızdır. Hatta çizgi çizmiş olmak bile bir illüzyondur. Kuantum mekaniğinin ortaya çıkarttığı gibi her şey birbiri içinde, birbiri ile kollabore halde, zaman zaman birinin baskınlığında “akar”. Gerçeklik öncel evrendeki kadar “yekpare” olmasa da, hala da “bir aradadır”. Zıtlıklar birlikte çalışırlar! Bu yüzden çok farklı yapıdaki (öncel bütünün iki bölünmüş iki yarısı) elektrik ve manyetizma (iç içe geçemeseler de) bir arada evreni birlikte tutan elektromanyetizmayı; dişi ve erkek “can”ı var ederler. Örnekler arttırılabilir.

Bilinçte de ne tam karanlık yan vardır, ne de tam aydınlık yan; ne bastırılmış taraf, ne özgür yan… Bilinç, tanrısallıktan -bir süreliğine uzak kalmış- özü hala “ana alan”a bağlı olan, onunla bir ölçüde iç-içe bir yapıdır.

Bakara

156 Allah’tan geldik, Allah’a döneceğiz.

Eş deyişle olumsuz yanları ile hala da tanrının (ya da pozitif kuantum alanının) parçasıdır.

Dark Moon, bizim uzak kaldığımız -ataerkil sistem yanlışlarına inandığımız için- uzak kalmaktan kurtulamadığımız tanrısal yanımıza kavuşma, Cennet yaşamını Dünya’da yaşama haritasıdır. Bu yüzden öncelikle Ana Alan’dan uzak kalan yapının nasıl olduğunu; ikinci olarak kontak kurmak için üstlenilecek kimlik ve/veya kontak kurulduğunda ortaya çıkacak kimliğin içeriğini anlatır.

Özetle, Dark Moon adı verilen nokta bizlere;

1- Makrokozmosta bulunan (daha doğrusu “ilahi esin, ya da pozitif temel fizik katmadan uzak kaldığımız için makrokozmosta bulunan”) hatalı kimliğimizi,
2- Hatalı kimlik olarak nitelenen karakter özelliklerini sıfırladığımızda, bizlere göre tanrısal yanımızla buluştuğumuz için (daha bilimsel açıdan bakarsak “mutlak pozitif kuantum katmanı ile kontak kurabildiğimiz için”) ulaşacağımız; makroda yaşarken cennet nüansları ile senkronize olacağımız, böylelikle elde edeceğimiz kazanımları, realize edeceğimiz güzellikleri gösterir.

Yaşanan durum inanca ve/veya bakış açısına göre;

  • öze/yuvaya dönmek,
  • kopulan ya da uzak kalının ana mekana geri gelmek,
  • Yaratıcı ile yeniden mükemmel kontak kurmak,
  • beyin elektriği frekansını, bütünü ile pozitif olan ana kuantum alanı ile senkronize edebilmek,
  • gerçek kimliğe ulaşmak

cümleleri ile de ifade edilebilir.

İşte bu yazı dizisinde sizlere bu bakış açısı ile yapılan yorumlar aktarılmaktadır.

DARK MOON LILITH

Sitemizin
ASTROLOJİ BÖLÜMÜNDE yer alan
DARK MOON LILITH
adlı yazı dizisinin yeni bölümü yayınlandı: 4. Bölüm: Neden Adı “Dark Moon”dur? (Ay ve Karanlık)

4- Neden Adı “Dark Moon”dur?

Yazı:

 

Neden Lilith Dark ‘tır, yani karanlıktır? Daha önemlisi, neden bu noktanın adı Dark (karanlık) ve Moon (Ay) sözcükleri ile tanımlanmıştır?

Söz konusu noktanın adının Dark Moon olma nedeni;

  • Lilith’in bir Kabalist (ve Kabalizmde lanetlenen) kavram olması,
  • Kabalizmde karanlığın lanetlenmesi,
  • İlk Çağ’da Yahudiliğe geçit vermedikleri için lanetlenen pagan inançların yaratıcı Tanrıça ve Tanrılarının kendilerini daima Ay tanrısı olarak tanıtmalarıdır.

Karanlık ve Ay kavramları hakkında farklı bilgiler paylaşmak, Kara Ay’ın gerçeklerini daha açık şekilde görmeye neden olacaktır.

KARANLIK

Tevrat; evreni yaratanın Yahveh olduğunu yazar. (Kabala’nın Yahveh ezoterizmi olduğunu anımsayalım.) Yaratılış bölümüne göre Yahveh, Yaratılış’ın ilk adımında bir bütün olan evreni ışık/karanlık şeklinde ikiye bölmüştür. Diğer inançların mitolojilerinde ise evrenin bölünme öncesinde “karanlık” şeklinde ifade edilen bir halde “bir bütün” olduğu bilgisi yer alır.

Bu yapı (öncel karanlık kavramı ile ifade edilen tamlık), nice inançta dişidir!

Örneğin Yunan mitolojisinde adı Nyks’dir ve primordial’dır, yani annesiz babasız, bir şeyden doğmadan, kendiliğinden var olmuş (ya da hep var olagelmiş) bir “ilk hal”dir.

Yahveh’in evreni kavramları bölerek yaratması ile (Yaratılış sürecinde her gün bir gerçekliği bölmüştür) tamlığın içinden aydınlık çıkartılınca geriye karanlık denilen parça kalır.

Androgynous adlı tam halinden dişi ve erkek şeklinde bölünmesi sonrası sadece gözleri ile algılayan bir yaşam modeline dönüşen insan için artık ışık vazgeçilmeze dönüşmüştür. (Bu konuda bilgi edinmek adına IŞIK HAKKINDA BİLMEK İSTEMEYECEĞİNİZ GERÇEKLER –
4. Bölüm: IŞIK ALGILARI ENGELLEYİCİ OLABİLİR Mİ?
ve a href=http://www.janus722.com/grup/yasyaz_1_722_2.asp target=_blank> 722 RAKAMININ SIRLARI – Bölüm 2: ANDROGYNOUS EFSANESİ
adlı yazımı okuyabilirsiniz.)

Görmek (ve aydınlık) kötü şeyler değillerdir. Kötü olan bir tamlığın bölünmüş olması, bir yarının etkinleştirilmesi, diğerinin lanetlenmesi, dengenin (tamlığın) bozulması -ve en önemlisi- bu yapının ataerkil kültür aracılığı ile yüceltilmesidir. Işığın yüceltilme, karanlığın kötülenme nedeni bildik karanlığın, öncel bütünlüğe daha yakın bir kavram olmasıdır.

Karanlık, bilinmezlikle eş tutulur; oysa karanlık, sadece gözleri ile algılayabilen insan için bilinmezliktir; bu nedenle korku uyandırıcıdır. Unutulmaması gereken gecenin birçok noktürnal hayvan ve bitkinin içinde son derece rahat yaşadıkları doğal bir ortam olmasıdır.

Lilith günahkar olduğu için karanlık, karanlık Kabala’da -öncel evrene yakın yapısı nedeni ile aşağılanan- yarı olduğu için dark/karanlık/karadır. Sözün özü, lanetlenmek istenenin adının karanlık olması olağandır.

Kuran’da ise Allah’ın gece ve gündüzü (aydınlık ve karanlığı) birbirine “bağlama” arzusu olduğunu düşündüren bazı ayetler vardır. Örneğin Lokman 29’da “Görmüyor musun ki, gerçekten Allah, geceyi gündüze bağlayıp-birbirine katar, gündüzü de geceye bağlayıp-birbirine katar” denmektedir. (Ayrıca aynı içerik Zümer 5, Fatır 13’de de yer almaktadır.)

AY

İsimdeki Moon sözcüğünün/kavramının gerisinde ise -önceki bölümde anlattığım gibi- aslında Lilith’in öncel yaratıcı tanrıçanın lanetlenmiş hali olması vardır. Öncel tanrıça da, eşi de her mitolojide Ay tanrı ve tanrıçalarıdır.

Yahudilik etkisindeki Batı kültüründe Ay, özellikle Dolunay, bu yüzden olumsuz bir yapıdır, ikincil bir konumdadır. Ay ışığında, özellikle Dolunay’da uyumanın delirttiği (lunatic deli demektir), Dolunay’da bazı insanların kurda dönüştüğü bu gerçeğin iki örneğidir.

Oysa Müslümanlıkta Ay, özellikle Dolunay yüce bir kavramdır. En büyük yeminler onun adına edilir. Örneğin Ebu Hüreyre’den alınan bir hadis’te hz. Muhammet
“Cennete girecek ilk gurubun şekli ayın dolunay gecesindeki hali gibidir” demektedir. Dahası -diğer bazı ayetlerde Ay ve Güneş’e eşit değer verilse de- Nuh 16’da Ay biraz daha yüceltilmiş gibidir:

Kuran, Nuh

16 Ve ayı bunlar içinde bir nur kılmış, güneşi de bir kandil yapmıştır.

Nur, esmalardan (esma-ül hüsna’dan), yani Allah’ın adlarındandır.

Müslümanlık etkisindeki Osmanlı kültüründe Dolunay’da değil delirmek, en güzel aşklar yaşandığına inanç vardır. Bu inanış birçok şarkıda yer almaktan öte, deniz kavramı ile de genelde taçlanır. İlk Çağ mitolojilerinin yaratıcı olduğuna inanılan tanrıçaları DAİMA deniz tanrıçasıdırlar.

Black Moon olarak Lilith kimliğinde aşağılanan gerçeğin erkeklerde olmadığını, onlarda bir fonksiyonu bulunmadığını düşünmek hatadır; çünkü İlk Çağ mitolojilerinde evreni, her ikisi de Ay tanrısı olan Ana Tanrıça ve Baba Tanrı (Ana Tanrıça’nın biraz daha etkin olduğu bir şekilde, ama birlikte) yaratırlar.

Peki o zaman neden Kabala’da Lilith tektir, eşsizdir?

Lilith eşsiz değildir. Kabala’da Lilith’in Samael adlı bir de eşi vardır. Onlar iki yılan şeklinde hep birbirlerine dolanık dururlar. Kabala’ya göre Cennet’teki aldatıcı ve kötücül yılandırlar. (Müslümanlık’ta Cennet’te yılanın aldattığı bilgisi yer almaz, Kuran’da yılanın lanetlendiği bir ayet yoktur. Yılan’ı küçümseme ve itici gömenin gerisinde Tevrat bilgileri vardır.)

Lilith ve Samael -tıpkı Baba Tanrı’nın Hint versiyonu olan Şiva ve eşi Şakti gibi- ikizdirler; bir anlamda hem dişi, hem erkektirler, ya da androgynous’turlar. Tüm mitolojilerde evren yaratıcıları Ana ve Baba olarak tanımlanan tanrılardır. Birbirlerini ihtiva ederler. Bu mitler bize “erkek ve dişi” olarak yaşadığımız gerçekliğin aslında bölünmüşlük olduğunu, özgün yapıda bunların iç içe tezahür ettiğini söylemektedir.

Lilith daima eşi Samael ile ikiz, ya da iç içedir.

R. Ya’aqov and R. Yitzhaq

Samael, Adem’e benzer; Lilith de Havva’ya. Hepsi androgynous biçimde doğmuşlardır. Aşağıda ve yukarıda, iki ikiz biçim.

Zohar (Kabala’nın ünlü kitabı) Sitrei Torah 1:147b-148b

İşte sırların sırrı;
(…)
şarabın tortusundan,
bir mantar gibi biten bir şey doğdu, salkım salkım bir şey,
dişi ve erkek beraberdiler,
bir gül kadar kırmızı,
her yöne doğru dağıldılar.
Erkeğin adı Sama’el idi,
dişisi de daima içindeydi.
(…)
erkek ve dişi birbirini kucaklamış.
Sama’elin dişisine yılan dendi,
Fahişeliğin Kadını, Tenin Sonu, Günlerin Sonu.
İki kötü spirit birbirine karıştı:
erkeğin ruhu;
dişinin ruhu birçok yöne dağıldı,
ama hep erkeğine katıldı.

DARK MOON LILITH

Sitemizin
ASTROLOJİ BÖLÜMÜNDE yer alan
DARK MOON LILITH
adlı yazı dizisinin yeni bölümü yayınlandı: 3. Bölüm: Astroloji Gerçekte Nedir?

3- Astroloji Gerçekte Nedir?

Yazı:

 

Peki gerçek olmayan bir şey (yani Lilith) astrolojide nasıl yer alabilmektedir?

Söz edilen durumun nedeni astrolojinin sadece insan inancı ile meydana gelmiş bir öğreti olmasında yatmaktadır.

Her şey gibi evreni (ve de astrolojiyi) de bilinç var eder. Bilincin en büyük argümanı ise inançtır. İlk başta müneccimlerin inancı ile var olan (gerçeğe dönüşen) yorumlar giderek halka yansır, kapsamı (gücü) genişler, sonunda sisteme/ilime/kurala dönüşür.

Bu gerçeğin kanıtı astrolojinin her yanından “fışkırır”. İşte birkaç tanesi:

  • Sadece yedi planet bilinirken (Uranüs, Neptün ve Pluto henüz keşfedilmemişken) yapılan yorumlar üç planet bilgisi eksikken nasıl doğru çıkabilmişlerdir? Ortada sadece bir bilgi noksanlığı yoktur; çünkü üç burç, henüz planetleri keşfedilmediği için bilinen planetlere yönettirilmiştir.Akrep’in yöneticisi Pluto’dur; Pluto keşfedilmeden önce asırlarca Mars tarafından yönetilmiştir. Pluto gizli ve derindir; Mars anlık ve spontane.

    Kova’nın yöneticisi Uranus’tür; Uranüs keşfedilmeden önce asırlarca Satürn tarafından yönetilmiştir. Uranüs devrimcidir; Satürn ise baskıcı.

    Balık’ın yöneticisi Neptün’dür; Neptün keşfedilmeden önce asırlarca Jüpiter tarafından yönetilmiştir. Neptün pasif ve pesimisttir; Jüpiter ise ilerici ve optimist.

    Burç yöneticileri hatalı olan burçlara dayalı yorumların doğruluk payının son derece düşük olacağını kestirmek zor değildir; çünkü yorumların büyük kısmı yöneticiler temelinde yapılmaktadır.

  • İşin gerçekten gülünç yanı sonunda keşfedilip, kendi burcuna atanan Pluto’un başına gelenlerdir. Pluto keşfedilince artık her şey “yerli yerine oturmuş” mudur?Oturmamıştır.Ortalama yetmiş yıl astrolojide ana planetlerden biri sayılan ve yorumlarda kullanılan Pluto’nun astronomi tarafından aslında bir gezegen değil, küçük bir kütle olduğu anlaşılınca işler yine karışmıştır. Bu minik kütle nasıl olup da yorumlarda diğer gerçek gezegenler gibi, diğer gerçek planetler kadar belirleyici olacak gücü taşımıştır?
  • Zaman içinde Pluto’dan büyük kütlelerin varlığı keşfedilmiştir. Peki, bu kütlelerin binyıllarca tanınmaması (yoruma alınmaması, yorumlardaki veri eksikliği) neden yorumları etkilememiştir?
  • Biraz daha ileri gidelim: Günümüzde hala yöneticisi olmayan iki burç vardır; bunlar Başak ve Boğa’dır; çünkü 10 planete karşı 12 burç vardır. Basit bir matematik hesapla iki burç “açıkta kalmaktadır”. Hatta Pluto’nun cüce olduğunun ortaya çıktığı 2006 yılından beri 12 burç ve 9 planet vardır.Astrolojik yorumlar ise hala “gümbür gümbür” Pluto gezegenmiş gibi yapılmaktadır.

Bu sorular (sorunlar) ancak “Yorumlarda kullanılan temel bilgileri yaratanın planetlerdeki gizli astrolojik enerjiler değil, insan bilinci olması” cümlesi ile yanıtlanabilir. Gelecek yıllarda Güneş sisteminde keşfedilecek nice yeni veri yeniden astrolojiye katılacak, bunları etkinliği, onlara yönelik insan inancı ile belirlenecektir.

Binyıllardır Kabala etkisindeki ezoterizm ve onun üretisi astroloji, Lilith mitine de astrolojide yer arar… ve sonunda bir geometrik nokta bulur, oraya yerleştirir. Tabidir ki uzayda söz edilen yorumlara neden olacak işlevsellikte noktalar (“hayali” olduğu bilgisi astrolojide bile yer alan noktalar) yoktur. Dark Moon Lilith de insan bilinci (inancı) ile gerçeklik kazanmış hipotetik noktalardandır.

DARK MOON LILITH

Sitemizin
ASTROLOJİ BÖLÜMÜNDE yer alan
DARK MOON LILITH
adlı yazı dizisinin yeni bölümü yayınlandı: 2. Bölüm: Lilith’in Var Edilme Nedeni Nedir?

2- Lilith’in Var Edilme Nedeni Nedir?

Yazı:

Önceki bölümde dile getirdiğim Yakın Doğu’nun tahıl, tarım ve deniz tanrıçalarına yönelik bu öfkenin nedeni nedir?

Sorunun yanıtı tarihsel gerçeklerde gizlidir.

Musa adlı (varlığı kanıtlanamamış olan, hatta bazı modern araştırmacılarca [örneğin Burak Eldem] böyle biri bulunmadığı savunulan) bir kimlik, mevsimlik işçi olarak Mısır’a gelen göçerleri “sizler seçilmişsiniz” söylemi ile ardına takar, onlara Mısırlıları “soydurduktan” sonra (bu sözcük bana ait değildir, Tevrat’tan alıntıdır: Tevrat, Çıkış 12:36) Mısır’dan “kutsal topraklara götürüyorum” vaadi ile çıkartır.

Onların peşine düşen, “Firavn” sözcüğü ile lanetlenen ve II. Ramses olduğu düşünülen firavun aslında halkından çalınmış malların peşindedir.

II. Ramses (yani “firavn”) tarihe gayet olumlu işler ile geçmiştir.

Mısır Tarihi, Erik Hornung – s.116

II. Ramses, (…) atmış altı yıllık iktidarı sırasında sürekli üstün başarılara imza atan bir firavun olur.

Örneğin onun döneminde Mısır’ın ezeli düşmanı Hitit devleti ile ilk resmi barış antlaşması imzalanmış; iki düşman hanedan arasında evlilikler düzenlenmiş; üstelik bu evlilikler resmi olarak değil, kral ve kraliçeler karşılıklı yazışarak –tanışarak- oluşmuş; dostluk öylesine ilerlemiştir ki, Hitit kralı III. Hattuşil kendisine Mısırlı hekimlerin bakmasını isteyebilmiştir.

Ramses tarihe bölgede gerçekleşen korkunç kıtlığı önceden sezip önlem alması ve başarılı şekilde yönetmesi ile de geçer. Öyle ki, düşmanı olan toprakların liderleri ondan yardım istemek zorunda kalırlar… o da hepsine gıda yardımında bulunur.

Sözün özü tarih bilimine bakacak olursak Tevrat çıkışlı dinsel anlatımlar hiç de gerçekleri yansıtmamaktadırlar.

Musa ölümüne dek (tam kırk yıl boyunca) bu ümit içindeki insanları çölde, yersiz-yurtsuz dolaştırır… çünkü hesap tutmamıştır: Toprak kazanmak adına saldırılan uyarlıklar sürekli onları geri püskürtmektedir.

Umut yolculuğuna çıkan yoksul işçiler sonunda değim yerinde ise “uyanırlar”, Musa’ya baş kaldırırlar, Mısır’a (hatta eski inançlarına) dönmek isterler… Ama yeni tanrı Yahveh, ürkütücü işkencelerle onları cezalandırır.1 İşte Tevrat’taki anaerkil krallıkların tanrılarına öfkenin bir nedeni de (Lilith’in var olma nedeni) Yahudilerin sürekli eski inançlarına (Ana Tanrıça inancına) geri dönmek istemeleridir. Tevrat bu olayları sayfalar boyunca anlatır.

Özetle Lilith yoktur; Lilith adı altında hedefe konan düşman, bereket tanrısı olan eski dişil ağırlıklı tanrıça inancıdır.

Lilith -sözde- kadınlığın başkaldırmış halidir; asidir, terstir, tehlikelidir vb. vb. Oysa asıl amaç -amiyane tabiri ile- “martavallarla kadınları kafaya almak”tır.

Konuyu açalım:

Görüntüde mitler aracılığı ile “düzgün kadınlar” övülmekte, “asi ve özgürlükçü kadınlar” yerilmektedir.

Geçiniz!

Kimsenin aslında “düzgün kadın”la en küçük alakası yoktur. Gerçekte yapılmak istenen ortada iki adet (iki tip) ve birbirine zıt konumlu kadın karakteri olduğu düşüncesini yaymak, böylece kadınları iki ayrı modele yönlendirmek, yani bölmek, birbirine düşman etmektir.

Oysa her kadın temelde tektir! “Kadın”dır!

Kadınlarin pek çoğu (bence hepsi) kimi zaman şartlara/ortama uyum sağlar, kimi zaman ses yükseltirler. Nerede, ne kadar, ne zaman, ne yapması gerektiğini neredeyse her kadın içgüdüleri ile bilerek doğar. Her kadın -kendi yaşam modeli içinde, özgün biçimde, bir diğerine uymayacak şekilde- yeri gelince asi, yeri gelince genel-geçere uyumludur. Birbirine zıt ve düşman iki model yoktur; farklı yaşam tarzları içinde gerektiği gibi (kimi yoğun çaresizlikle) davranan “kadın” vardır. Bu kadın, ya da kadınların pek çoğu, topyekun şekilde, erkekegemen baskılara -kim ne derse desin- binyıllardır BİR ARADA, BÖYLELİKLE karşı koymaktadırlar. Bu yetenekleri yüzünden üstlerine yüklenen, sağduyulu her erkeği dilhun edecek1 baskılara rağmen erkekler üzerindeki (ve de genelde makrodaki) etkinlikleri değişmeden kalmıştır. Kadın, kadının kurdu değildir. Kadın, dişi ve erkeği birleştirmenin (eşleşmenin) dostluktan bile önemli olduğunu sezdiği için bu çirkin sözle itham edilecek davranışlarda bulunur.

[Eşleşmenin önemi (ezoterizmden öte, fizik bilimi temelinde) Manyetik Maji Eğitimi 1. Dönem kapsamında detaylı şekilde anlatılmaktadır.]

 


 

DİP NOTLAR

[1]

 

İnsanların pek çoğunda bulunan “yanlış yapınca tanrı cezalandırır” korkusunun çıkış noktası budur. Her şeye gücü yeten tanrı, yarattığı varlığı ceza vermesine gerek olacak şekilde yarattı ise ya yeteneksizdir, ya da adil değildir.Kısaca; bu “ceza veren tanrı” inancı bütünü ile boştur. Pek çok kişiyi dinsizliğe yöneltmek için yaratılmıştır. Yaşanan tersliklerin nedeni, ilahi esinden kişisel hatalarla uzak kalmaktır.

[2]

 

Her erkeğin yaşamında anne, kız evlat, kız kardeş benzeri özel önemi olan bir kadın vardır.

DARK MOON LILITH

Sitemizin
ASTROLOJİ BÖLÜMÜNDE yeni bir yazı dizisi başladı
DARK MOON LILITH

Yazı:

 

1 – Lilith Kimdir, ya da Nedir?

Dark Moon’un astrolojik anlamına girmeden önce yazı dizimize Lilith’i ezoterizm ortamında tanımakla başlayalım… Böylece ilerdeki bölümlerde yapılacak astrolojik Dark Moon yorumlar daha iyi anlaşılacaktır.

Batılı çağdaş astrologların, hatta kadın astrologların, hatta-hatta feminist astrologların Lilith yorumları üreterek Lilith’i temize çıkarmaya uğraşmaları gerçekten trajikomiktir; çünkü bu yaklaşım Lilith diye bir kimliğin (gerçeğin) varlığını kabul etmek anlamındadır. Oysa Lilith, Yahudilik ezoterizminde yaratılmıştır. Bu nedenle Lilith’i savunmak, Yahudilik ezoterizminin gerçeklerden söz ettiğini kabul etmek anlamındadır.

Kabala’nın kutsal kitabı Zohar’ göre Yaratılış sırasında Havva, Adem’e boyun eğerken, Lilith adlı bir diğer eş Adem’e -onunla eşit olduğunu öne sürerek- baş kaldırmıştır.

Altını önemle çizmek isterim: Lilith baş kaldırdığına göre ortada baş kaldırılması gereken, erkekegemen ve lider bir Adem var demektir. Yani Lilith ve Havva ikilemini kabul edip Lilith’den yana tavır koymak, aslında evren ilk kurulduğunda erkeğin liderliğini kabul etmek anlamındadır!

Oysa evrende hakim bir erkek modeli yoktur. Anaerkiye göre “dişi ve erkek” olarak bölünmüş tamlık, yine de ortaklaşa çalışarak makroyu da bir arada tutmakta, parçalanmaya karşı koymakta, tehlikleyi “bölünme” düzeyinde durdurmaktadırlar.

Lilith diye lanetlenen sadece Yakın Doğu’da yer alan Nabatlar benzeri -tarihe uygarlıkları ile geçmiş- anaerkil krallıkların seksi kutsayan Ana Tanrıçalarıdır. Bunlar Lilith’e atfedilen özellikler benzeri ne karanlıktırlar, ne baştan çıkarıcıdırlar, ne de şeytani şekilde seksidirler. (Zaten “Şeytani şekilde seksi” demek ilk adımda seksi şeytan tekeline vermektir.) Söz edilen tanrıçaların (hatta tanrıların) TÜMÜ tahıl, tarım, deniz vb. tanrıçalarıdır, sıcak kimliklerdir, yıkıcı hiç bir mitleri yoktur; insanları hataları için cezalandırdıkları, onlara ürkütücü felaketler gönderdikleri duyulmuş şey değildir. Ama evet; tapımlarında ve mitlerinde seksi onurlandırırlar.

Aslında daha da derine inersek Kabala’nın Lilith adı altında sunduğu kavramın evrende serbest dolaşan bir vibrasyon olduğu noktasına geliriz. Sığ bir bakış açısı ile “seks” olarak da nitelenebilecek olan o vibrasyon makrokozmos var olurken (yani bölünürken, dalga fonksiyonu parçacık olarak çökerken) öncel evrenden arta kalan, ya da yeni yapıya sızabilen bir frekanstır. Öncel evrenin -maddeleşmiş bilincimizin iletişim organı beynimiz tarafından tam olarak algılanamayacak- pozitif gerçeklerini taşır. Beynimiz onu kısıtlı şekilde “haz ve/veya doyum” biçiminde algılar. O gerçekte “sonunda doyuma vardıran yaşamak enerjisi”dir.

Doğrudur, bu vibrasyon (ya da enerji) seks ile ilgilidir; ancak Coitus sırasında (örneğin tecavüz de bir coitus’tur) tezahür olmayacağı gibi, bilinçte -kişiye heyecan, neşe, coşku ve yaşama isteği verebilecek- bir “bakışma” sırasında aktifleşebilir. Bir sanatçı yapıtlarını onu serbest bırakmak için üretebilir; bir sporcu onu boşaltmak için antrenman yapıyor olabilir; aseküel yaşadığını sanan birçok kişi onunla içli dışlı, çok eşli olan bir diğeri onu henüz tanımamış sayılabilir. Ama hala de karşılıklı tatmine dayalı sekste (hatta bu ortama yöneliş sürecinde) büyük bir güçle vardır. (Çünkü karşılıklı tatmine dayalı seks, bölünmüş bütünlüğün, androgynous’un1 geçici olsa da yeniden tamlaşma anıdır. O anda ayrı düştüğümüz öncel evren ile kontak sağlanmaktadır.)

O frekansı yoğunlukla taşıyan bilinçler (sistemimiz tarafından teatral biçimde “seçilmişler” olarak nitelenen bilinçler) doğum esnasında negatif etki alabilmektedirler. Bu gerçek mitlere “Lilith’in Adem’e boyun eğmediği için lanetlendiği ve her gün 1000 çocuğunun kutsal melekler tarafından öldürüleceği” şeklinde geçmiştir.

O frekans yeni doğmuş bebeklerde son derece aktiftir. Oysa kültür onu yok etmeye veya gömmeye odaklıdır. Bu gerçek Yahudi kültüründe “Lilith’in yeni doğmuş bebeklerin yanına yaklaştığı, onları gıdıkladığı, güldürdüğü, hatta uyardığı” biçiminde sunulmuştur. Bu yüzden durduk yerde gülmeye başlayan bebekler olunca Yahudi annelere Lilith’in geldiği anlayıp bebeğin burnuna vurmaları ve “Defol git” demeleri zorunlu hale getirilmiştir.

Ana Tanrıça’nın lanetlenen hali olduğu için Lilith hala da bir annedir… ama geleneksel değildir. “Kutsal (aseksüel) annelik” şeklinde empoze edilen her bağa karşı çıkar. Bu yanı ise mitlere “kundağa konmayan bebekleri hasta ettiği” şeklinde yansımıştır.

Özetle; 722 sisteminde öncelikle bu Lilith “masalları” bir kenara bırakılmakta;
Lilith noktası olarak sunulan astrolojik konumun yorumları bu aspektten bakılarak yapılmaktadır.

 


 

DİP NOTLAR

[1]

 

Bu konuda bilgi edinmek adına 722 RAKAMININ SIRLARI
Bölüm 2: ANDROGYNOUS EFSANESİ
adlı yazımı okuyabilirsiniz.