Sitemizde yayınlanmış ve yayından kalkmış olan Majikal Geçmişim linkinin ilgi görmesi ile yaşam öykümü kısmi şekilde anlatmaya karar vermiş ve Obsede Olma Hikayem adlı dört bölümü yazmıştım. Bu diziye ziyaretçi sayısı ise öncekinden de büyük oldu.
Kanımca ilginizin gerisinde beni merak etmeniz (beni tanıma isteğiniz) kadar, yazdıklarımı okurken eğlenmeniz de vardı. Dizinin başarısını hem merakınızı tatmin etme, hem de sizlere hoşça vakit geçirtme başarısı olarak algıladım ve kendimi daha da anlatmanın iyi olacağını düşünmeye başladım. Ne de olsa ben de yazarken eğleniyor, ağır kuantum konuları ile yorulan beynimi böylece hoş tatillere çıkarıyordum.
Ancak hayatımı detayları ile anlatmak da kesinlikle istemiyordum.
Çözümü -zaten sıra dışı olan- yaşantımı bir roman olarak (olayları süsleyerek) kaleme almakta buldum. Böylece hem kendimi tanıtmış, hem yaşadığım her şeyi anlatmamış, hem de sizleri eğlendirmiş olacaktım. Yazarken alacağım keyif de cabasıydı.
İşte -dilerim- okumaya başlayacağınız roman bu düşünce ile meydana geldi.
Yaşamımda başımdan geçen olayları ciddi ölçüde abarttığımı okurken zaten anlayacaksınız. Roman bir kurt adam/vampir öyküsü… İçerikte satanizm konuları ve -çok hafiften de olsa- yer altındaki dünya (yer altı dünyası –mafia- ile karıştırmayın) ve Türkler gibi araştırma konularımız da yer almakta!
Tabidir ki ilginç yaşamım, kurt adam ve vampirlerle tanış çıkacak kadar ilginç değil. Ancak altını önemle çizmek isterim: Romanımda yer alan olayların HEPSİNİN temelinde yaşanmışlıklar, anılar, yani gerçekler vardır. Geçmişimi ezoterik roman temasına uysun diye süslemiş olsam ve oluş sıralarını biraz değiştirsem de, hiçbir satır düş gücümü kurcalayarak “atmasyon” şekilde kağıda (ekrana) dökülmemiştir. Zaten romanın “Kim Kimdir?” adlı son bölümünde sayfalar boyunca karşınıza çıkan karakterlerin gerçekte kimler olduğunu öğrenecek; olayların gerçeklik dozunu anlayacak, hiç birinin “uyduruk” olmadığını göreceksiniz. Ancak soru şudur: Acaba ben bu karakterlerden hangisiyim? Bunu bulmayı da size bırakıyorum.
Dişleri uzayan vampir veya dolunayda uluyan kurt adam gibi martavallardan öte, tüm mitlerin de özünde bazı sır doğrular yatmaktadır. Benim romanımda da vampir ve kurt adam modelleri ile süslediğim sözlerimin derinlerinde bu mitlerin özlerinden esintiler taşıyan ama tamı-tamına öğrenemeyeceğiniz gerçekler bulunmaktadır; buna yemin edebilirim.
Kimi bilir; sezginiz güçlü ise, romanım aracılığı ile belki bunları da keşfedecek olabilirsiniz. Eğer böyle bir sonuca varırsanız, lütfen onları kendinize saklayın.
Unutmamak gerekir; nice “vardım” sanılacak sonuç, hiç akla hayale gelmeyecek olayların sentezi ile meydana geldiği için bambaşka yapıda da olabilir; sanılandan çok farklı açıklamaları bulunabilir. Bundan da öte, insanların hayatlarını kurcalamak, söylemek istemediklerini öğrenmeye çalışmak, bir çocuğa tokat, bir hayvana tekme atmak, insan küçümsemek, herkesin üstüne çıkmaya çalışmak kadar ciddi oranda negatif enerji celp eder. Saygı duyabilmek ve böyle davranabilmek, eskilerin (bizim zamanın) değimi ile “had bilmek”, makrokozmosta elde edilecek en yüce makamlardan biridir. Bu düzeye istekle ulaşanlar için Itırlı Bahçe’ye uzanan kapılar sihirli ellerce (bu ele dileyen Tanrı veya pozitif kuantum katmanı diyebilir) bir-bir açılır.
Had bilmezler ise daima cezalandırılırlar. Hayır; gökten yıldırımlar fırlatan gazaplı tanrılar, kahpelik eden felek (dünya), ya da “sorun yollayarak adamı deneyen tanrı” benzeri çocukça teorilerin kahramanları tarafından değil; cezalandırma, kişinin kendisince, acı verici olaylarla dolu yönü seçmesi manasındadır. İnsanoğlu, seçme sansına sahip bir türdür. Yanlış olanı yapmak, acıların dünyasını seçmek demektir.
Umarım romanım size hoşça vakit geçirtir, monoton bir yaşamınız varsa ve can sıkıntınızı “depresyondayım” gibi palavrozlarla yorumlama safhasındaysanız, bilincinize az da olsa heyecan (enerji) katar, can sıkıntınızı size unuttur.
Ve yine umarım, eğer doyum dolu bir hayata sahip olsanız da size “Adam ‘olayların temeli sağlam’ dedi, ben onun lafına inanıyorum. Demek ki bu kadar ilginç şeyler olabiliyor bu hayatta. Belki de kassam/arasam/zorlasam ben de böyle şeyler yaşarım” dedirtir; böylelikle yaşamınızda size yeni ve eğlenceli bir pencere açar, bir arayış başlatır.
Ne de olsa “arayan bulur”; öyle değil mi?
Sakın ola unutmayın: Dünya eğlenceli bir mucizeler diyarıdır; bütün mesele ise böyle olduğuna inanabilmektedir.
Haydi o zaman, inanmaya ve eğlenmeye başlayalım.