tembellik, enerji düsüklügü, yasama sevinci

çok sey düsünüp HIÇ bir eylem içine giremiyorum. Bu durumlara ek olarak yasama sevinci eksikligi, bosluk durumlari duygulari eslik ediyor.

YANIT

Deneyimlerime dayanarak içinde bulunduğunuz durumu “depresyonda olmak” şeklinde yorumluyor olabileceğinizi düşündüğüm için ilk olarak
“depresyonda olmadığınıza hemen inanın” sözleri ile başlayayım ve saygın pubmed kurumlarından NCBI’da1 yayınlanan bir rapordan alıntı ile sözlerimi doğrulayayım:

The Biochemistry of Belief
T.S. Sathyanarayana Rao, M. R. Asha, K. S. Jagannatha Rao, P. Vasudevaraju
Depresyonda olduğunuza inandığınızda (…) duyu organlarınız aracılığı ile aldığınız ham veriyi yargınızla (kişisel kanınızla) onaylayarak damgalıyor ve fiziksel olarak içselleştiriyorsunuz.

Söz ettiğiniz davranış modelinin2
nedeni beyindeki NE’dir. NE, yapısı gereği “bölen” frekans taşıdığı için kişiyi “akış”tan ayırır; kişinin beyin elektriği söz ettiğiniz davranış modelini yaratacak frekansı taşımaya başlar.

Akış, evrimdir; gelişmek adına yaşamın içinde -zorluklarla yüzleşerek, zorluklar aşılınca kazanımlara sahip olarak (ödüller alarak)- var olmak ve fark etmeden ilerlemektir. İlerlenerek varılacak yer ise PE, yani evrim, yani mutluluktur.

[PE (buna iyilik diyelim mi?), buyrukçu bir tanrının emri sayıldığı için değil, mutluluk verici yegane frekans/hedef olması nedeni ile değerli ve gereklidir. PE her canlının öncel (doğal, olağan, tam) halinin vibrasyonudur. Yani PE celp edilmesi gerekliliğini, despot bir yaratıcının onayını almak için, korku içinde, onun emirlerine uygun davranmaya çalışmak şeklinde yorumlamak büyük hatadır. PE, canlının orijinal yapısına (bölünme acısından kurtuluşa) dönmek için attığı adımdır. Yaratıcı (Allah, tanrı, evren, kuantum uzay-zaman geometrisi vb.) canlıları ve cansızları kendi ile birleştirmek kadar, gerçek halleri ile de buluşturup, böylece orijinal ortamı yeniden tesis etme amacındadır (ya da yapısındadır).]

Akışı (evrimi, PE celbini) gündelik yaşam içinde “hareket” olarak da niteleyebiliriz; hareket eden ilerler, PE ile kontağa geçer.

Bu gerçek çok farklı platformlarda, ortak şekilde doğrulanmış bir görüştür. Birkaç örnek sıralayayım.

Felsefi açıdan: “Hayatın gerçek amacı bilgi değil, eylemdir.” – Thomas Henry Huxley

Dinsel açıdan:
Ayet: İnşirah 7 “Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın yorulmaya devam et.”
Hadis: Buharî, Rikak 3 “Vaktini boş geçirme.”
“Allah boş oturanı sevmez.”3

İnternet hacker’leri açısından: “Have fun in cyberspace and meat space”4

Majikal açıdan: Majikal çalışmanı (mikrokozmos/astral eylemini), hayatta (makrokozmosta) eylemle destekle.

NE ise -fırsatını yakaladığında- anılan ortamı -kişi ilerleyemesin, bölünmüş ortam sürsün, kendi frekansları yaygın frekans olarak kalsın diye- engeller… kişiyi hayattan -aslında akıştan- koparır. Ne de olsa o da -kendi gerçekleri ile yani bölerek- var olmaya çalışmaktadır.

Sözün özü, sorununuzun nedeni bir şekilde (bir diğerinden çok farklı olabilecek nedenler yüzünden) celp ettiğiniz NE’nin giderek sizi akıştan kopartmasıdır.

Akışa yeniden katılmak için uygulanacak metot şıklar halinde aşağıdaki gibi özetlenebilir.

1- Akışa, öncelikle sorunları ya da sorunu DÜŞÜNMEMEK ile katılınacağına inanın. Sorunlar paylaşılarak azalmaz, artar.5

2- Önünüzde bir duvar olduğunu ve bu duvarı ancak zorlanarak aşacağınızı kabullenin.

3 – Kendinizi hazır hissettiğiniz bir gün kağıt kalem ile bir köşeye rahatça oturun ve adım adım ne yapmak İSTEMEDİĞİNİZİ korkusuzca düşünün, notlar alın.
Ardından bunları minimize ederek sıralayın ve en kolayında (size akıl dışı, gereksiz, önemsiz, yapıcılık faktörü sıfır gibi görünenden) başlayın!

Yapılması istenmeyen en minik davranış:
el yıkamak,
yüz yıkamak,
bir bardak su veya meşrubat içmek,
kendine kahve pişirmek,
kapı önüne çıkmak,
yataktan kalkıp – pencereden bakıp – yine yatmak,
yataktan çıkılamıyorsa, sağdan sola dönmek,
evden çıkılamıyorsa pencereyi açıp başı dışarı uzatmak
da olabilir.

Zorluklarla yüzleşmek şart olduğu halde işin “üçkağıdı” (ya da mantığı) ÇOK, ÇOK, ÇOK KÜÇÜK ADIMLARDAN BAŞLAMAKTIR. Atılacak adımı çok küçültüp, VAZ GEÇMEDEN YİNELEMEK sistemin özünü teşkil etmektedir.

Davranışın aktivite yoğunluğu ne kadar düşükse, ifa etmek ve böylece NEyi yenmek o kadar kolaydır. Bu nedenle olağan ülküler, hedefler, planlar bir süreliğine unutulmalı; belirlenen minik hedef (davranış) KÜÇÜMSENMEDEN uygulanmalı ve giderek sıklaştırılmalıdır.

4 – Her aşama kaydedince eylemi biraz zorlaştırın.

Dozu arttırılmış davranış:

Okumayı sürdürün >>

Yorum bırakın